OYNATMAYA AZ KALDI DOKTORUM NERDE?

Dünkü yazıma tepki veren bir yakınım “Senaryoların çok karamsar değil mi? Lukaşenko” diye yazdı. İç/dış medyada herkes 3. Dünya savaşından ağzını köpürterek dolu dolu söz ediyor. Baktım eksik bir nokta var. Putin, nükleer silahı ilk kullanan lider olarak tanınma tuzağına düşecek kadar ihtiyatsız ya da aptal değil. Şansölye Scholz’u önemli bir istisna sayarsak (şimdilik diyelim çünkü gizli telefon konuşma kayıtları yayınlanan Alman Generaller kendisi kadar ihtiyatlı değil) Batı cephesinde azgınlık düzeyinde savaş naraları yükseliyor. Memur Macron yapamayacağı aşikâr olduğu halde Ukrayna’ya asker göndermekten bahsediyor. Daha da kötüsü Batı son günlerde yargısız infaz yolundan medet umup Rusya’nın dünya ticareti nedeniyle dışarda tuttuğu döviz kaynaklarına el koyarak Ukrayna’ya vermeyi yoğun bir şekilde tartışıyor. Evet Rusya’nın Ukrayna’ya “askerî harekâtı” hiç kuşkusuz uluslararası hukuk normlarının ihlali. Yalnız hiç kimse, ben bir suçu tespit ettim, cezasına kendi başıma karar verip uyguluyorum diyemez, mutlaka yasal bir süreç olmalıdır.

Diyelim ki, bu azgınlığı iyice arttırıp Rusya’nın içlerini vurabilecek menzile sahip süpersonik füzeleri Zelenski’ye verecek kadar ileri gittiler. Televizyon dizisinde rol keser gibi davranan cahil meddah bunları kullanmakta tereddüt etmez. Oysa, Ayıyı tahammül edebileceğinden fazla sıkıştırdığınızda, kendi pençesini kana bulaştırmak istemiyorsa Batılardan öğrendiği gibi elinin altındaki bir “Proxy”i kullanmak aklına gelecektir elbet. (Yakınıma yanıtımdır)

İnterneti karartan “savaşmanya”(=uydurdum) sis bulutundan çıkıp olan biteni açık seçik görmeye çalışalım. Savaş ABD ekonomisine yaradı, Avrupa’yı ise zorlamaya başladı. Ukrayna savaşı için hukuk/guguk, ilke/milke laf ebeliği kolay, pamuk ellerin cebe girmesi ise hiç olacak şey değil. Gazze’de her gün çoluk çocuk göz göre göre katlediliyor, uygar AB liderleri Zelenski’ye çok üzülüyorlar.

Sinirden ironiye sığınıyorum ama durum gerçekten tehlikeli. Bakınız Anadolu Yıldızları, benzeri tehlikeli bir dönemden 1980’lerde geçtiğimizi dün yazdım. O zamanlar çatışma Doğu/Batı blokları yani iki kutup arasındaydı. Tepedeki ikili arasında anlaşmazlığa çözüm aramak daha kolaydı. İki lider devlet (ABD ve Sovyetler) yandaşlarını belli bir disiplin altında tutabiliyordu.

Halen memur Macron’un efelenmesinden tedirgin olan Fransız medyası ciddi ciddi Rusya ile savaşa tutuşursak başımıza neler gelir sorusunu tartışıyor. Aradan 40 yıla yakın bir zaman geçti. İki dönem arasındaki tehlikeli teknolojik gelişme farkını bugün mukayese etmek korkutucu. Dombas meselesi çabuk dondurulmayıp Rusya iki yıl boyunca askeri zorluklara maruz bırakılınca bu süreyi can havliyle silah gücünü yükseltmek için kullanmaya çalıştı. Mesela, 2. Dünya Harbinden kalma tonlarca büyüklükteki bombalara küçük kanatlar ve dijital güdüm sistemi takmayı başarmışlar.

Şimdi Brookings’in “ABD ve müttefikleri Ukrayna’ya yardım etmek için neden Rus rezervlerini ele geçirmek istiyor?” başlıklı bir yazısının son paragrafının kısa çevirisini sunacağım:

“Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Agathe Demarais, Rus rezervlerine el koymanın risklerinin çok taraflı eylemlerle kısmen dengelenebileceğini (offset) belirtiyor: “Washington böyle bir adımın yaratacağı potansiyel geri tepmeyi (blowback) kendisiyle aynı yaklaşımı paylaşan (like-minded) müttefiklerine yaymayı çok ister.  Zira, G7, AB ve Avustralya uzun vadede büyük miktarlarda güvenilir likit varlık sağlama kabiliyetleri bakımından benzersizdir ( unique). Müttefiklerin birlikte hareket etmeleri rezerv çıkışları riskini azaltır çünkü dünyada çok az sayıda kullanılabilecek alternatif vardır.

ABD ve müttefikleri net kurallar içeren bir çerçeve oluşturarak yabancı merkez bankalarına rezervlerine keyfi olarak el konulmayacağı konusunda güvence verebilir”.( By building a framework with clear rules, the U.S. and allies can assure foreign central banks that their reserves will not be seized arbitrarily)”.

Yazının son cümlesi yanlış tezler savunanın iddiasını ağzına burnuna bulaştırmasının karışık ama eğlenceli/acıklı bir örneği. Hani Koca Ragıp Paşa’nın halk deyimine dönüşmüş olan ünlü mısraı var ya: “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” tam cuk oturuyor. Sen dünya finans sistemini alt üst edecek bir kararı “risklerini” bilerek alacaksın, sonra da “canım yeni (net) kurallar oluşturur, kimsenin rezervine bir daha keyfe keder el konmayacak dersem millet güvenir” sanacaksın. Türk halkının buna yanıtı “tut keli perçeminden” olur. O kadar inanılmaz ve sinir bozucu ki, çevirirken acaba anlam kayması var mı denmesin diye kullanılan kelimenin aslını parantez içinde ekledim, şaheser sonuç cümlesinin aslını da koydum.

Bu hastalıklı kafaya söylenebilecek laf var mı? Brookings’de yayınlanmasaydı ciddiye almazdım.