“MOSKOVA’YI YAKAN CİHATÇILAR” (MI ?)

IŞİD’in üstlendiği Moskova’daki son korkunç terör olayının iç ve dış medyaya yansımalarını izlemeye çalışıyorum. Rus ayısı tekin değildir. Durduk yerde verdiğimiz 34 şehidimizi hatırlayın. Bizim Süslümanların mücahit(!) diyerek Antep’te dükkân açmasına göz yumdukları, hastanelerde bedava tedavi ettiğimiz cihatçıları hatırlayın. Bu İŞİD(!) saldırısı ağır ve çok sürprizli sonuçlara yol açabilir. Neler olabileceğini düşünürken bayağı sarsıldığımı, tedirgin olduğumu söyleyebilirim.  Medyadan öğrendiğimiz itirafına göre terörist bir ay İstanbul’da eğitim alıp Rusya’ya geçmiş. Derin bir “EYVAHH!!” çektiğimi gizleyemem.

Tepkim, Rusya ile çekişme/çatışma çıkabileceği endişesiyle değil, asırlardır alışığız. Daha çok yeni, 2015’te uçaklarını düşürdük. (Bu sersemliği nasıl yaptığımızı yazdım sonra siteme de koydum) Gerçi bu beklenmedik (!) kazanın maddi manevi faturası biraz ağır oldu ama geçti işte. Asıl beni sarsan onulmaz diyebileceğim derin bir utanç duygusu. İnanın abartmıyor ve Ata’mızdan gerçekten çok utanıyorum, Anıtkabir’e gittiğimde bu yükü taşırken nasıl karşısında durabileceğim? Ele güne karşı bu durumu nasıl açıklayabilirsiniz? Böyle bir rezilliğe hiçbir diplomat inandırıcı bahane uyduramaz. Neyse sorun kişisel değil, bırakalım.

En önemli nokta şu: savaş tıkandı, Ukrayna jokeri kullanılarak Rusya’nın askeri yenilgiye uğratılmasının mümkün olmadığı iki yılın sonunda ortaya çıktı. Karşımızda biri iyimser ama ütopik, diğeri karamsar ama pratik iki senaryo mevcut. Hayal edilen ilk senaryoyu bir cümlede özetleyebiliriz: uygar akıl çalıştırılabilse bir an önce gizli/açık görüşmelerle uzlaşmacı bir çözüm arayışına girilir. Ancak Batıda şu an için hâkim görülen siyasi hava buna kesinlikle imkân tanımıyor. Akılların başa gelmesi için galiba 3. Dünya savaşına yol açmadan bastırılması gereken birkaç yerel felaket yaşanması gerekiyor. Uygar/demokratik denilen dünyanın bu çok tehlikeli ihtiyatsızlığının analizini sonraya bırakıp önce pratikte bizi nelerin beklediğine bakalım.

Moskova saldırısını kimlerin yaptırdığı konusundaki komplo teorilerini irdelemeyi kıdemli bir Türk diplomatı olarak zaman kaybı addederim. Ancak bu saldırı önemli bir gösterge niteliğinde. Lütfen geçen 9 Mart tarihli “Ahlaksız yeni dünya – 6” başlıklı kısa yazıma koyduğum koca fotoğrafa bir göz atınız çünkü çok şey ifade ediyor. Meslektaşım diye anmak istemediğim bu menhus/yüksek düzeyli Amerikalı diplomat çok yakın bir tarihte bizzat yol açtığı Ukrayna faciasının kötü sonuçlanmak üzere olduğunun farkına vardığı için Rusya’ya karşı “asimetrik savaş” açmaktan söz etmişti. Bu kavramın kısa düz Türkçesi düzenli orduyla baş edemiyorsanız, başıbozukları kullanmalısınız demektir.

Lütfen kimse bu hatırlatmamdan Moskova saldırısının emrini Victoria Nuland vermiştir gibi ucuz bir sonuç çıkartmaya kalkışmasın. Bu katiyen mümkün değil ancak, Batı dünyası lideri ABD’nin 2014’ten beri bu işin başına getirdiğini dünya âlemin bildiği bir kişi böyle laflar ederse durumdan vazife çıkaranların olmayacağını iddia edebilir misiniz? Nitekim sınıf arkadaşlarıma (1960 Mülkiye) ertesi cumartesi sabahı gönderdiğim kısa bir Whatsapp değerlendirmesinde “M-16’nın parmağı var denirse şaşırmayalım” demekten kendimi alamamıştım. İngiltere’deki insanları tenzih ederim ama İngiliz siyasetçileri bizim Süslümanlardan beter diyebilirim.

Bosna’daki savaş sırasında Dışişlerinde Balkanlardan sorumluydum, ikili temaslarımız ve bazı gizli bilgilere erişimime değinmeden çok bilinen bir örneği göstermem yeterli olur. Uzun yıllar süren ve Thatcher felaketiyle dünyayı da etkileyen muhafazakâr yönetimi beklenmedik şekilde devirip yerine geçen Tony Blair’e pek çok insan ümit bağlamıştı. Kof çıkmakla kalmadı, karşıtı “ebleh” diyebileceğimiz George W. Bush’a çömezlik yaptı. Ardından gelenlerin ondan aşağı kalacak hali yoktu. Öne geçtiler ve koca İngiltere bugünkü kişiliksiz kuyruk durumuna düştü.

Biden Yönetiminin saldırı olduktan hemen sonra, ne nedir daha belli değilken İŞİD yapmıştır filan diye garip/acul açıklamalar yapması da tuhaftı. Daha tuhafı bizim yandaş/yalaka medyanın koro halinde “bu terör eylemi kesin IŞİD’in” diye laga lugaya girişmiş olmasıydı. Demek ki akıllarına gelmedi bari ben sufle vereyim: Komplo teorisyenlerine uyup CIA’nin böyle bir planlamaya girişmiş olduğunu varsayalım.  Bunak Biden’ın buna yeşil ışık yakması beklenemez.