KARA PAZARTESİNİN CİBİLİYETSİZ RUHANİLERİ

 

Siyasetçi taifesi bizi fuzuli işlerle öylesine meşgul ediyorlar ki, kaç gündür gençlerle paylaşmam gereken çok önemli bir konuyu bekletiyorum. Fuzuli işler listesinde ordumuzun İsrail’e girmesi projesinden daha ilginçleri de var. Erdoğan’ın Papa’ya telefon edip şikayetçi olduğu Paris Olimpiyatları açılış törenlerindeki “nonoş”lar konusu mesela… Sıra gelmeyince iki gün üst üste ahlaksızlık belgesi (!) resimleri merak edenler incelesin diye Güncem’de bıraktım, yazı taslağı nadasa kaldı.

Neyse, bugün 5.günü Istagram yasağı devam ediyor. “İsmail Haniye” uğruna zarara uğrayan insanlarımıza acıyor, dayanışma içinde kalmak istiyorum ama zıvanadan çıkmış bir dünyada böyle saçmalıklara fazla zaman ayırmak yanlış. Benim açımdan bu mesele kapandı. Umarım zarar edenler içinde badem bıyıkların oranı fazladır ve akılları başlarına gelir, tek adama oy vermeye devam etmezler. Erdoğan NAS inadıyla ekonomiyi batırdı, yüzgeri etmeye mecbur kaldı. Benzeri bir inadı üstelik normalleşme(!) döneminde sürdüremez.

Başlıktaki Ruhanileri gençler tahmin edebilir. Dünyanın her köşesinde elbirliğiyle hayatımızı karartmaya uğraşıyorlar. Ben bu satırları yazarken İran’ın İsrail’e saldırmasını bekliyor, bunu ne şekilde yapacağını tartışıyor, savaş bölgeye yayılır mı sorusuna cevap arıyoruz.

Netenyahu’nun desteği olan akrep ve bok böcekleri, kapkara giysileri ve iğrenç lüle saçlarıyla İsrail dincileri bir büyük savaş özlemi içindeler. İstanbul’da ilk gençliğimizde bazı musevi arkadaşlarla gırgıra vurduğumuz, aklımda doğru kaldıysa bir “Gog/Magog” efsanesine bu herifler ciddi ciddi ciddi inanıyor. Yüce Tanrı onlara bölgemizdeki kutsal toprakları vaad etmiş (nedense?). Son savaşı kazanıp dünyaya hâkim olma öncesinde Mehdiyi beklerken bölgede ölüm saçmalarının nedeni bu.

Eh! kadim bir devlet olarak İran’ın Yahudilerden geri kalacak hali yok. Onlar da On ikinci kayıp İmam Mehdiyi bekliyorlar. Benim emekliliğimin başlangıç döneminde Cumhurbaşkanı olan Ahmedinejad bu beklentiyi kapsamlı/somut bir plan/projeye dönüştürdü. Tahran’ın en büyük caddelerinden birinde hazırlık yaptırdı. Mehdi’nin geleceği bölümü özenle hazırladılar, şehrin bazı semtlerinde de bazı tertiplere gittiler. O tarihlerde ASAM’ın aylık dergisi Stratejik Analiz’in genel yayın yönetmeniydim. İlgiyle izledik ama nüfusunun yarıya yakını Türk olan bu kardeş devlet halkıyla eğlenir gibi olmasın diye bu saçmalığı yazı/makale konusu yapmadık. (Tahran’a ilk kez gittiğinizde çarşıya çıkıp herkesin Türkçe konuşabildiğini görünce çok şaşırıyorsunuz).

Nihayet, Hiristiyanların Yahudiler ve Müslümanlardan geri kalması elbette olacak iş değil. ABD’nin başında Evangelistler denen bir bela var. Yaklaşık 80 milyon civarında oldukları söyleniyor. Misyonerlik faaliyetleri çok güçlü olduğu için dünyada da yayılmaktalar. Ülkede kölelik düzenine son veren iç savaşta ırkçı grupların yoğunlukta olduğu güney eyaletleri bu mezhebin yuvasıdır. Trump’ın büyük destekçisi Evangelistler de Mehdiyi bekliyorlar hatta İsa ikinci kez gelecek diyerek bu tezlerini daha da inanılır hale getirmekteler.

Ruhani başlığı altında andığım bu üç Mehdisever grup aslında bizim inandığımız Yüce Tanrının değil Mitolojinin en musibet Tanrısı ARES’in cemaatini oluşturmaktadır. Dertleri günleri savaş çıkartmaktır. Bunların tümüne hiç ayrım yapmadan “DİNCİ” demek lazım.

Günümüzde dinciyi normal insandan ayırt eden en sağlam ölçüt bilim düşmanlığıdır. En takıldıkları bilim dalı da artık kanıtlanmış olan evrim teorisidir. Bu dinciler bizim Osmanlı’yı yabancılarla iş birliği yaparak yıktılar. Sitemde “Hakkımda” sekmesine özetle koydum. Ali Erbaş’ın muadili Şeyhülislam Kadızade 1580’de İstanbul’da astronomi gözlem ve hesapları yapan rasathaneyi denizden topa tutarak yıktırabilmiştir. Bu sonun başlangıcıdır.

Buraya kadar yazdıklarım iç karartıcı biliyorum. Bir ışık ihtiyacıyla Ata’mızı analım diyorum. Şimdi bugünkü Güncemi, Ata’mızın bize bırakmak istediği uygar, insanca dünyayı örnekleyen bir müzik şöleniyle noktalıyorum.