
Ufuktaki şu “dijital devrim” tsunamisinin halen tartışılan sıcak unsurlarını, orta vâdeyi beklemeyeceği belli yakın gelişme potansiyelini, görünen yön/yol/yordam çizgisini hap gibi güzelce özetleyip Günceme koyayım, Gençlerin kesin hoşuna gidecektir diyorum. Kısa, basit, kolayca kavranan bir sunum, daha ileri yaşları nedeniyle biraz yavaş davranan Anadolu Yıldızlarını da belki gayrete getirebilir, çünkü konu gerçekten ilginç ve meraklı. Böylece bakarsın siteme günlük tıklama sayısı bile artar. Ancak burası Türkiye bir türlü olmuyor çünkü aman vermiyor, nefes aldırmıyorlar.
Şimdi, ciddi meseleleri konuşmamızı bir ihtimal taammüden erteleten uyduruk güncel gelişmelerin sözde “önemli” birkaçını çok kısa analım ki “Orta Doğu Acıklı/Gülünçlü Vodvil Kurgulama Atölyesi”nin Yeşilçam’ın ilk halini bile kıskandıracak sefil görüntüsü zihnimizde berraklık kazansın. Taammüden dedim çünkü muhalefet “NAS” inadı yüzünden batan ekonominin halkta yarattığı infiali bastırmak için iktidarın sahte/çakma gündemler yarattığı iddiasında.
Ben meslekten alışkanlıkla kısa notlar alıp bir çanağa koyarak sonradan karıştırıp damıttığım için Günceme yazı hazırlamam uzun sürüyor. Dün İnstagram kepazeliği patlayınca “neden? kim yaptı? Kuzey Kore’miyiz? olacak iş mi yaw? gerekçesi neymiş?” filan derken daga duga zaman aldı. Saray “Hayırlı Cumalar” instagram mesajıyla koydurttuğu yasağı kendi delince iş iyice tuluata döndü, sonrasında sildiler ve ben de yazımı bitirdim.
Siz kadere bakın, yemek ertesi gülümseyerek sakin sakin çalışma odama döndüğümde ekranımda değerli aydın ve gazeteci, sevgili Murat Yetkin’in yazısınn başlığı: ERDOĞAN, MACRON’LA NETANYAHU’YU PAPA’YA ŞİKAYET ETTİ. Murat Yetkin’in ismi görünmeden bu mesaj ekranıma düşse Zaytung haberi derdim. Bu defa ağzımdan “tut keli perçeminden” çıktı.
Erdoğan Papa’ya Netenyahu’yu şikayet etmiş. Çok haklı bir şikâyet. İsrail Kasabının birkaç gün önce Lübnan’da cinayete tevessül etmesi yetmedi, tuttu Tahran’ın tam da göbeğinde cümle âlemin huzurunda İsmail Haniye’yi öldürttü. Şaşkınlıktan açık kalan ağzımı ben bir süre kapatamadım. Böyle durup seyretmek çok ayıp, bir şeyler yapmak lâzım. Nitekim boş durmadık Papaya şikâyet öncesinde bir gün millî yas da ilan ettik.
Yalnız bir diplomat eskisi olarak zihnimi tırmalayan bir iki husus var. Birincisi, tamam biz bu Haniye’yi çok seviyoruz, Araları biraz mesafeli olduğu için Mahmud Abbas’ın bile adama bizim kadar muhabbet beslemediği biliniyor. Filistin devlet Başkanı muamelesi yapıp ulusça yas tutacağız peki. Ancak, bu millî yas ilanı meselesinde biraz özenli davranmak gerekmez mi? Anıtkabir ziyaretini reddeden Suud kralı için üç gün, adını sanını kimsenin bilmediği sanırım Malezya’da ölen bir müslüman büyüğü için de bir gün yas tutmuştuk. Şimdi de resmi olarak Hamas örgütü lideri diyebileceğimiz bir siyasetçi söz konusu. T.C. kadim bir devlet geleneğini devraldı. Böyle işlerin bir kuralı nizamı, usulü ölçütü olmalı değil mi?
İkincisi bu vesileyle Hamas’a Kuvayı Milliye yakıştırmasının ağrıma gittiğini söylemeliyim. Kuvayı Milliye benim kutsalım. Bizim millet olarak davranışımız, törelerimiz Araplardan farklı. Hamas bu savaşı kadın çoluk çocuk sivilleri öldürerek başlattı. Gazze’de Netenyahu alçağı ve pis Yahudi dincilerin soykırımına maruz kalan masum sivil halkın durumu gerçekten yüreğimizi yaktığı için şimdi bunları konuşmanın sırası değil. Yalnız, İsmail Haniye’nin bu şekilde öldürülmesine şiddetli bir tepki duyup rahmet dilesem de, siyasi kimlik ve kişiliğinin göklere çıkarılması hiç içime sinmiyor.
Erdoğan Papaya Macron’u Olimpiyatların açılışında LGBT görüntülerine izin verdiği için şikâyet etmiş. Biraz araştırdım ama günlük sarı nokta kotamız dolmuş. Bir resim koymakla yetiniyorum.


