BELGESELİN DİNCİLERİN SANATÇI KABUSU EPİZODU – 3

https://www.youtube.com/watch?v=PLGCl9V5RmE

 

KURULUŞUNDAN BU YANA ABD’NİN TRUMP’I YAKINDAN UZAKTAN ANDIRAN BİR DİĞER BAŞKANA SAHİP OLMADIĞI KESİN. ADAM DAHA ÇOK BİR KOMEDYEN GÖRÜNÜMÜNDE. NOBELE ADAYIM DİYE KENDİNİ ÖVÜP ŞAKLABANLIK YAPIYOR, ÖNÜNE GELENE BAZEN ŞAKAYLA KARIŞIK BAZEN DE ÇOK CİDDİ HAKARETLER EDEBİLİYOR; ABD LİDERLERİNİ OKUL ÇOCUĞU GİBİ KARŞISINA DİZİP MESELA BİRİNİN ADINI BİLEMİYOR, SABAH DEDİĞİNİN AKŞAM TERSİNİ SÖYLÜYOR, KOLAYLIKLA KAVRAMLARI KARIŞTIRIP SONRA DÜZELTİLMESİ GEREKEN YANLIŞLAR YAPABİLİYOR, SÜREKLİ BARIŞ GÜVERCİNİ GÖRÜNTÜSÜ VERMEYE ÇALIŞTIĞI HALDE KAFASI KIZARSA İÇİNE NÜKLEER UNSURU BİLE KATTIĞI SALDIRGAN LAFLAR EDEBİLİYOR, ZELENSKİ’Yİ BİR DÖVÜYOR BİR SEVİYOR; BİR DEVLET ADAMI GİBİ DEĞİL DE BİR KABZIMAL YA DA BİR EMLAK BARONU GİBİ KONUŞUYOR. TÜM DÜNYAYI ŞAŞKINA ÇEVİRDİ.

ÜLKESİNDE SOL VEYA SAĞ AYDINLARIN VE SANATÇILARIN BAŞLICA HEDEFİ. BUNLAR ARASINDA ÜNLÜ OYUNCU VE SANAT ADAMI ROBERT DE NİRO AÇIK ARA BAŞI ÇEKMEKTE VE YAPTIĞI HEKARETHÂMİZ KONUŞMALARIN VİDEOLARI MEDYADA YAYGIN PAZARLANIYOR. DE NİRO ULUSLARARASI EN ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ EN FAZLA SAYIDA TOPLAMIŞ SAYGIN VE ÇOK SEVİLEN BİR SİNEMA ADAMI. BU YÜZDEN ESKİ YENİ KONUŞMA VE BEYANLARINA İLİŞKİN VİDEOLARIN ARDI ARKASI KESİLMİYOR.

YUKARDA LİNKİ KAYITLI YOUTUBE VİDEOSU BUNLARIN YENİ BİR DERLEMESİ. KONUŞMALARIN ÇOĞUNLUĞU DE NİRO’NUN KENDİ SESİNDEN. TÜMÜNÜN İZLENMESİ PEK KOLAY DEĞİL ÇÜNKÜ HEM UZUN HEM DE DE NİRO YER YER ARGO VE MESELA OYUNCULUĞA MAHSUS TEKNİK TERİM KULLANIYOR. VİDEONUN TRANSCRİPTİNİ İNDİRİP ÜZERİNDE ÇALIŞINCA BUNLARI ÇÖZMEK MÜMKÜN OLDU. AŞAĞIDA VİDEO İÇİNDEN CIMBIZLANAN CÜMLELERİN Mot À Mot’A ÇOK YAKIN ANCAK DE NİRO’NUN ÖFKEYLE YARATTIĞI AĞIR HAKARET HAVASINI ABARTMADAN TÜRKÇEYE YANSITAN BİR ÇEVİRİ YER ALIYOR.

ROBERT DE NİRO’NUN TRUMP HAKKINDAKİ KONUŞMALARINDAN ALINTILAR
(Eski Ge-Kur Başkanı General) Colin Powell en iyi şekilde ifade etmiş: Trump bir ulusal felaket. Bu ülke için bir utanç kaynağı. O kadar budala ki, akıllıca ya da sorunsuz tek bir laf edemez. Ülke öyle bir hale geldi ki, bu soytarı, bu palyaço da bugün bulunduğu yere kadar çıkabildi.
Yani, bu adam öylesine aşikâr bir salak ki… Serseri, İtin biri.  Domuzun teki. Tam bir sahtekâr. Bir düzenbaz. Ne dediğini bilmeyen bir ahlaksız. Önceden hazırlık yapmaz, umurunda da değildir. Toplumu kandırdığını sanıyor. Vergilerini ödemez. Tam bir embesil.
Tarihsel olarak baktığımda, Nazi Almanya’sında da benzer bir durum görürüz: Hitler’i başlangıçta kimse ciddiye almamıştı — palyaço gibi görünür, palyaço gibi davranırdı. Mussolini de öyleydi. Bu adamlar neden hep palyaço gibi görünür, anlamam.
Kültür cahili başkanımız, kendisini ülkenin önde gelen kültür kurumlarından birinin başına atadı. Sanata, beşerî bilimlere ve eğitime ayrılan bütçeleri kesti. Şimdi de ABD dışı filmlere yüzde yüz gümrük vergisi getirdiğini açıkladı. Bir düşünün: Yaratıcılığa fiyat biçemezsiniz, ama anlaşılan gümrük vergisi koyabiliyorsunuz. Elbette tüm bu saldırılar kabul edilemez ve bu sadece Amerika’nın sorunu değil.
İnsanların yüzüne yumruk atmak istediğinden bahsediyor ya… Eh, ben de onun suratını dağıtmak isterdim. Trump büyük bir iş insanı filan değil; başarısızlığı şova dönüştüren bir üçkağıtçı. Her şeyi gösteriş, kendisi de içi boş kof kabuk. O, melun bir narsist. Sosyopatla psikopat arası bir yaratık.
Bu herif tam bir canavar. Aslında musibetin biri, bizleri kışkırtmak için aklına gelen en iğrenç şeyleri kasten yapıyor. Seçimler mi? Boş verin, unutun gitsin. O iş bitti. Size şimdiden şunu söyleyebilirim, asla gitmeyecek. Asla…
İnsanların moralini bozmak istemem ama zaten önceden bozuk çalarak geliyorlar… Çünkü kendisini gündemde tutmak için düşmanlar icat eden bir adam. Bunun da ötesinde, bana kalırsa o, o… gerçekten hasta bir adam; içten içe, sahiden hasta bir insan. Bir şekilde sistemimize sızmasına izin verilmiş biri.
De Niro, Trump’ın şöhret saplantısına vurgu yapıyor; bir zamanlar yalnızca magazin basınında skandallarla gündeme gelip bunları paraya çevirmiş bir magandadan başka bir şey olmadığını hatırlatıyor. Reality TV’den Beyaz Saray’a sıçrayışı kader değildi, bir “cast felaketi” idi (yani oyuncu toplulukları içinde yapılan rol seçimleri) en başından çökmeye mahkûm bir rol dağıtım hatası ya da bir kadro seçimi felaketiydi diyor. De Niro’ya göre ergilemeye yeltendiği kabadayılık ya da o sözde “cesaret” karizma filan değil aşağılanmaya tepki ve spot ışıkları tutkusuna bağlı unutulma korkusu. Sertlik maskesi, öfke nöbetleri ve egonun altında çöküyor.