Aldous Huxley’in anısına
Dünkü yazımda iki yıldır nahak yere sürüp giden, karşılıklı insan kayıpları ve maddi tahribat dikkate alınmadığında başlangıç parametreleri açısından sürüncemede kalan savaşta, tehlike düzeyi çok yükseldiği için “artık yumuşama adımları atılması elzem” hale geldi mealinde yazdıktan sonra baktım Batı’nın en yüksek makamı da benimle aynı görüşteymiş. Papa Francis, yenilgiyle karşı karşıya olan Ukrayna’nın Rusya ile savaşı sona erdirmek için müzakere etme cesaretine sahip olması ve barış görüşmelerini yürütmek için aynı masaya oturmaktan utanmaması gerektiğini söylemiş. Çok sevindim çünkü savaşı savunan Victoria Nuland gibi melunlar kindar ve dindardır. Makul laftan anlamazlar ama mesela İncil’den NAS suresi benzeri önemli bir âyet bulursanız, Papanın desteği de arkanızda oluncaz “bunlar ortada dururken sana bana ne oluyor” dediniz mi ne cevap verecekler?
Müthiş mutlu oldum, bu durumda ateşkes neden çabucak sağlanmasın ki? Zaten savaşın yüksek teknoloji yardımıyla Karadeniz’e taşınmasının ardında Montrö’yü yıpratmak amacıyla Anglo-sakson melaneti olduğundan kuşkulanıyorum. Komutanlarını azleden Zelenski’nin ayranı yok içmeye, değirmeni taşıma suyla dönüyor. Yalnız içime bir kurt düştü. Dünyada çok trol geziniyor (bizimkilerin hükümdar olacak hali yok) tatavaya gelmeyeyim diye araştırdım, haber çakma filan değil doğru. Papa Hazretleri bu çağrısını geçtiğimiz ay İsviçre yayın kuruluşu RSI ile yapılan bir röportaj sırasında yapmış. Papa tuvalete gitse haberimiz olur ama bunu duymakta nedense (!) geciktik. Meğer zavallı Papa “beyaz bayrak çekti” filan gibi uydurmalarla çatışmada Rusya’nın yanında yer alıyor diye suçlanmış da. Neyse ki, Vatikan sözcüsü Matteo Bruni gecikmeden gerekli yalanlamayı yapmış.
İyi güzel de Türkçemizde “eden bulur” diye bir söz var. Sen koca Rus ayısının mabadını dirgenle dürtersen karşılık verecektir ağlaşmaya hakkın olmaz. Putin, Macron’un müttefiklerin Ukrayna’ya asker gönderebileceğini söylemesinin ardından “stratejik nükleer güçlerinin tam hazır durumda olduğu” uyarısında bulunmuştu ama yetmediği anlaşılıyor. Rusya Devlet Televizyonu sunucusu Vladimir Solovyov da geri kalmayıp Fransa, Almanya ve ABD’ye nükleer saldırılar düzenlenmesini önermiş. Herifin programına davet ettiği kıymetli (!) uzmanlar da nükleer saldırılarla ilk olarak hangi Batı şehirlerinin hedef alınması gerektiği konusunda ahkam kesmişler. Seçtikleri şehirlerden bazıları Paris, Marsilya, Lyon, Hamburg, Münih imiş.
Avrupa Birliği Dışişleri Bakanı da diyebileceğimiz pek sayın Josep Borrell Salı günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin orduları için silah alımlarının dörtte üçünü üçüncü ülkelerden yaptıklarını, dolayısıyla özellikle AB’nin Ukrayna’yı desteklemeye devam etmesi için üretim kapasitesinin arttırılması gerekir buyurmuş. Borrell yeni Avrupa Savunma Sanayi Stratejisi ve Avrupa Savunma Sanayi Programının tanıtıldığı basın toplantısında Savaştan bu yana alımlarımızın dörtte üçü AB dışından yapıldı diye de yazıklanmış; üzücü bir durum gerçekten.
Vallahi dünyadaki siyasetçilerin tehlikeli kofluğu bizimkileri aratmıyor ama Papa Hazretlerinin gönüllere huzur veren açıklaması beni dinsel haberlere yöneltti. İran, ABD’li teknoloji devi Meta’nın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Facebook ve Instagram hesaplarını kaldırma kararını kınayarak bunu “ifade özgürlüğünün ihlali” olarak nitelendirmiş. Demek ki, İranlılar için en popüler sosyal medya platformları arasında yer alan Instagram ve Facebook’un bundan sonra halka ulaşmasına engel çıkarılmayacak. Güvenilir bir Batılı kaynakta gördüğüm bu haberi araştırmaya üşendim. Nasılsa Z Kuşağı bakar diyorum.


