Samuel Beckett’in anısına
Özgür Özel çok iyi niyetli, genç de yani kirli siyasette ümidimiz olabilir. Yalnız hain çakallar arenasında biraz dikkatli olmak zorunda. Tengri’nin Türkleri Araplardan koruyan 1 Nisan şakasıyla kendisi artık en büyük siyasi partinin lideri. Fazla yumuşarsa hellim gibi eriyeceğini neyse çabuk kavradı, normalleşme dedi. İllet/zillet hakaretlerinden usanan milletin özlemi de normalleşme, iyi mutluyuz.
Ama kimlerle normalleşecek? 2010’larda Taksim’de güzelce kutlanan bayrama bugün keçi gibi “yasssah!” diyenlerle; 1 Mayıs’ta 300 kişi çıkabilirsiniz deyip sonra cıvıtan, üstelik Taksim çevresine Robocop’larla telli mevziler oluşturanlarla. Polisler de bizim evladımız, üzerlerine yürüyüp çatışma çıkararak saklı Bahçeli mekanlarda gizlenip, gözetleyenleri sevindirmek olmaz. Bu önceden belliydi. O zaman sendikaların önüne düşüp çıkarım diye horozlanırsan sonra doğruyu yapsan da “kös kös geri döndü” derler, OLMAZ.
Madem normalleşiyoruz, normal demokrasilerde siyasetin ikinci sıradaki partisi Anayasa değiştirmek filan gibi çok büyük projeler ileri sürüyorsa Başkanı gider önce birinci sıradaki partinin başının görüşünü alır. Sudan tipi Başkanlık sistemimizde devletle parti iyice birbirine karışınca işler çok zorlaştı tabii.
Ancak, zıpçıktı bir Arap Emirliği olmadığımız için T.C.’de devlete saygı her mülahazanın önünde gelir. Özgür Özel’in gitmesi törelerimize göre doğrudur. İki partiyi ilgilendiren bir mesele konuşulacağına göre buluşma muazzam Başkanlık Sarayının gölgesine de sokulamazdı. Burada da hamdossun yanlış yapılmadı.
Değerli meslektaşım N.Tan oturma düzenlemesini uygar ülkelerde yürürlükteki usule uygun ayarlamış. Görüşme sonrası medyada özellikle koltuk tatavası yapıldı. Kısaca açıklık getirmek isterim. Bir kere Erdoğan’ın sedef kakmalı, Özel’in sade işlemeli koltuklarda oturmasının hiçbir önemi yok. Bu zararsız görüntünün yanına masumane bir sürpriz olsun diye ekleniveren boş koltukla beraber hep birlikte “lümpen” protokol kuralları hakkında bilgi sahibi olduk, deneyim kazandık. Kırk küsur yıllık diplomasi deneyimine rağmen böyle protokol incelikleri hakkında cahil kalmış olmamı ben kaba/alaturka kişiliğime ve bu yüzden monşer zarafetine yaban kalmama bağlıyorum.
Sudan tipi Başkanlık rejimi ilk örneği gibi çok tehlikeli İslamî bir sistem. Heves eden ülke körle yatan şaşı kalkar misali “yalan, dolan, talan” Emirliğine dönüşebilir. Hamdossun biz dünya liderimiz sayesinde bu tuzağa düşmedik. Yalnız, Reyizin siyasete hükmeden küçük ortağının tehlikeli olduğunu herkes biliyor. Özgür Özel’in habersiz selamsız/apar topar görüşmeye gitmesi şaşırtıcı oldu. Hem de zavallı Ayşe Ateş’in feryadı ciğerimizi yakarken.
MHP kalesinin surlarına bakarken A.Hamit’in Eşber’i gibi ÖZGÜRRR!! “Bu ne cehennemi nezaret” diyorum. Ama “mazur ola ettiği cesaret” diye repliği sürdüremem. Cürete bakın yahu, tek başına gitmiş baş başa görüşmüş. Oysa böyle hassas temaslarda BE Namık Tan gibi refakatçiler Devletimiz için bir güvencedir. Şimdi yandı gülüm, keten helva.
Derin bir ohhh çektiğimi duyan GODOT bilgisayarıma elektronik vahiy mesajı göndermiş. “Batı’dan ayrıldığınız için artık sizinle ilgilenmiyorum TENGRİ’ye başvur” diyor.


