DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GAZETECİLER TRAJEDİSİ

Çocuklar eyyy! ZKuşağı , T.C.nin güzel insanları, bir buçuk yıl içinde yarım milyona yakın insanın öldüğü Rusya-Ukrayna savaşına bir de her gün çok sayıda çocuk ve kadının öldüğü Gazze trajedisi eklendi. Silah tacirleri için çifte bayram, benim gibi aksakal diplomat eskileri için katlanması çok zor bir kâbus. 3 Aralık günü New York Times’de çıkan bir yazıya göre yaklaşık bir buçuk ay içinde 60’tan fazla gazeteci hayatını kaybetmiş. Gözden kaçmasın yaralılardan değil meslek şehitlerinden söz ediliyor.

Ülkemizde de halen en fazla eziyet/işkence edilen, hapse atılan kesim gazeteciler. Mafya babalarının Jandarma Genel Komutanı ile samimi pozlarda fotoğraf çektirebildiği bir ülkede yaşamlarının güvence altında olduğu söylenebilir mi? Kaldı ki, İstanbul’un en kalabalık bir semtinde ayak takımının saldırısına uğrayan gazeteci (örneğin Levent Gültekin) derdine yanmak zorunda çünkü bu saldırganları birileri koruyor. Hatta Çakarlı resmi araçla Özel Harekatın koruması altında İstanbul’dan Ankara’ya taşıtıp adam öldürtebiliyorlar. Kısacası kadın erkek bağımsız medyamızın çalışanları kelle koltukta iş görmek zorunda.

Sudan tipi başkanlık sistemimiz döneminde yiğitçe görev yaparlarken Devletimizden parayla kolayca vatandaşlık alıp sonra da lüks malikânelere konarak ülkeye çöken dünyaca ünlü mafya babaları kentlerimizde sokak ortasında birbirlerini vuruyorlar. Ülke gerçekten önceki Suç işleri bakanı Süleyman Soylu döneminde Pablo Escobar’ın Kolombiya’sına döndü. Escobar’ın ilginç hayat hikayesinden “Kokain, Mafya. Siyaset, Medya” sorunsalının püf noktalarını öğrendik, Netflix’deki dizide ilginç ayrıntılar, ders niteliğinde olaylar yer alıyor. Böyle bir ortamda gazeteciliğe soyunmak da gerçekten pek akıl işi gibi görünmüyor.

Bu kahramanlardan biri gazeteci Timur Soykan. Medyada sınırlı sayıdaki kadın-erkek benzerlerini temsil eden, onların sembolü denebilecek tüm nitelikleri kişiliğinde toplamış bir gazeteci-yazar. Yazar dedim çünkü harika bir polisiye roman yazarı aynı zamanda. Yandaş-yalaka medyaya değinmek dahi o pislikleri insan yerine koymak olur ama muhalif ya da bağımsız medyada dahi “cıss konularda” bir tür çekingenlik, görmezden gelme semptomu gözlediğimiz de bir gerçek. Kuzey Kore koşullarında uzaktaki köşenizden kimseyi suçlayamazsınız, hakkınız yok. İktidar bahane bulup hapse atamadığı gazeteciyi açlığa mahkûm etme meraklısı çünkü. Benzer durumlarda Eskiler “viran olası hanede evlâd-ü iyal var!” derlerdi.

İşte Soykan bu bahaneye tereddütsüz meydan okuyan bir yiğit. Tek örnek vereceğim. Siyasal İslam’ın “saygın” (!) tarikatlarından birinde yedi yaşındaki bir kız çocuğu herifin biriyle evlendirilince Süslümanları utandırması gereken bu rezaleti ortaya çıkarmaya cüret eden bir gazeteci. Bunu çağrıştıran pek çok “cıss” rezalete iktidardan çekinmeden el atıp yayınladı. ZK’nın Soykan’ı mutlaka tanıması gerekiyor çünkü kendisi içlerinden biri. Sırası geldi, bir açıklama yapmalıyım. Nüfus kağıdına göre 48 yaşında. Ancak kafa kâğıdı yaşıyla ruh ve yürek yaşı farklı olabiliyor. Bu yüzden 40 yaşından küçük kardeşlerim derken başına sürükleyici grubu tanımlayan ZK harflerini (Z Kuşağı) koyuyorum.

İlişikte sizlere sunduğum söyleşide Soykan inanılmaz şeyler anlatıyor, öyle ki soruları soran diğer gazeteci Fatih Altaylı bir yerde göz yaşlarını tutamıyor. Mesleği gereği gazetecinin çektikleri aslında Türkiye’nin güncel dramının anlamlı bir özeti. Sağlıkla kalın sevgili dostlarım ZK üyeleri, biz kadim bir Devletin yurttaşlarıyız, bu günler de geçecek. Halkımızı dediği gibi: Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz.

Bir yanımı sardı Kokainci kolu,

Bir yanımı sardı var iki oğlu

Zehir tacirleriynen kestiler yolu

Eşkiya dünyaya anam hükümdar olmaz

 

https://www.youtube.com/watch?v=AV68o36y528